Loading...

Doç. Dr. Sare Aydın Yılmaz Odak Grup Toplantısı Raporu

15.09.2017 tarihinde Kadem Sığınmacı Kadınlar Sosyo-Ekonomik Merkezi binasında Doç. Dr. Sare Aydın Yılmaz moderatörlüğünde ve iki raportör eşliğinde gerçekleşmiş olup görüşmenin tamamı ses kaydına alınmıştır. Odak grup toplantısına katılan 12 Suriyeli sığınmacı kadın ile ‘kadın ve aile’ temalı görüşme gerçekleştirilmiştir. Toplantıda kadınlara Türkiye’ye geldikten sonra yaşadıkları tecrübelere dair sorular yöneltilmiştir. Komşuluk ilişkileri, aile hayatı, sosyal uyuma dair yöneltilen sorulara katılımcılar samimi şekilde yanıt vermiştir. Doç. Dr. Sare Aydın Yılmaz’a toplantı sırasında tercüman eşlik etmiştir. Toplantı yaklaşık 2 saat sürmüştür.

Öncelikle toplantının seyri ve çıktıları daha iyi anlamak adında moderatörün katılımcılara yönelttiği soruları sınıflamakta fayda olabilir. Bu doğrultuda katılımcılara yöneltilen soruları genel olarak 3 kategoriye ayırmak mümkündür. İlk kategoride toplumsal uyuma dair kişisel ve genel sorular yöneltilmiş, ikinci kategori olarak aile yaşamına dair bilgi edinmeyi içeren sorular yöneltilmiş ve son kategori olarak kültürel farklara/benzerliklere yönelik sorular sorulmuştur. Buradan da anlaşılacağı üzere bu toplantı sığınmacı kadınların göç ettikleri toplumdaki sosyal yaşamı, aile içi ilişkileri ve kültürel faaliyetleri gibi konularda ev sahibi topluma uyumu meselelerine odaklanmıştır. Sorular ve cevaplara ayrıntılı bir şekilde yer vermeden önce katılımcı profillerine ilişkin bilgi vererek ve genel birkaç tespit yaparak başlanabilir. Toplantıya katılan kadınların tamamı üniversite eğitimi almışlar, fakat içlerinden biri üniversite eğitimini yarıda bıraktığını belirtmiştir. Katılımcıların tamamı evlidir, katılımcıların çoğu çocuk sahibidir. Katılımcıların tümü Suriye kökenli olduklarını söylemişlerdir.

Toplantı sırasında katılımcılara şu sorular yöneltilmiştir:

  1. Yaşadığınız toplumda karşılaştığınız en önemli sorun nedir?
  2. Toplumsal yaşamda Suriye ile Türkiye arasında yaşadığınız benzerlikler var mı? Kendinizi yabancı hissediyor musunuz?
  3. Türkiye’de Suriye’deki sosyal statünüz nasıl değişti? Değişiklik sizde nasıl bir duygu yaratıyor?
  4. Suriye’deki yaşam biçiminiz ile buradaki yaşam biçiminiz arasında bir fark var mı?
  5. Suriye’de komşuluk ilişkileriniz nasıldı? Belli aralıklarla toplantılar yapar mıydınız? Türkiye’de bu ilişkileri devam ettiriyor musunuz?
  6. Kültürel faaliyetlerde bulunuyor musunuz? Evetse en son ne faaliyetinde bulunuyorsunuz?
  7. Kadın olarak sizlerle Türk kadını arasında fark olduğunu düşünüyor musunuz? Sokakta ya da mahallenizde yürürken Suriyeli bir kadın olma duygunuz var mı kendinizi farklı görüyor musunuz?
  8. Savaştan çıkmanın yeniden gelip hayat kurmanın, eşlerinizle aranızdaki ilişkiyi ne şekilde yönlendirdi? Olumlu ya da olumsuz çıktıları nelerdir (Hayatta kalma mücadelesinde yine de Suriye’deki yaşantınızda eşinizle olan duygusal yoğunluk mu daha çok yoksa buradaki duygusal yoğunluk mu daha çok?)?

Katılımcılara yukarıda yer alan toplumda yaşadıkları sorunlara ilişkin sorular yönlendirildiğinde kendileri dil sorununa işaret etmiştir. Toplumsal uyum noktasında kritik bir faktör olan dil meselesi odak grup toplantısı sırasında ele alınan bir konu olmuştur. Her ne kadar dil bilmemenin sıkıntısı söylenilse de arada muhabbet bağı kurulunca dil bilmeden de karşınızdaki kişiyle iletişime geçilip arkadaşlık kurulabileceği katılımcılar tarafından belirtilmiştir.

‘Türk komşum çok iyi kapıyı çalıp bana gel gel yemek yiyeceğiz diyor. Bana kahvaltı yapar. Ben de güzel yemek yapınca onu çağırırım. İşaretle konuşuyoruz’

Dil meselesine ek olarak katılımcılar ikamet ve seyahat haklarına ilişkin yaşadıkları sorunları dile getirmişlerdir. Kimlik edinme sıkıntısı yaşayan sığınmacılar konuyla ilgili problemlerine ilişkin seyahat haklarına değinmişlerdir. 98 kimliği alan kişiler sonrasında çıkan karar neticesinde 99 kimliği almaları gerekirken gerekli kurumlardan bu kimliği edinememiş olmanın verdiği sıkıntıları dile getirmişlerdir. Bir katılımcı durumu şu şekilde ifade etmiştir:

Giriş gidiş çıkış zor oluyor vize çok önemli. Mecbur Türkiye’de de oturmak zorundayız. İkametgah almak için çıkış almak lazım. Ama geri gelinemez, bu sorun nasıl çözülecek. İkametgahları yok’

‘2-3 yıldır vize sorunu var. Oğlum gelemiyor. Kendisi 3 yıldan fazla orada. İçeriden sınıra ulaşmak çok zor. Savaşın içinde. Gelmesi çok zor’

İstanbul’dan herhangi başka bir ile giderken sorun yaşadıklarını şehir dışındaki aile yakınlarını bile göremediklerini belirtmişler ve bu durumun kendilerini üzdüğünü dile getirmişlerdir. Aile bireyleriyle görüşemeyen sığınmacılar kendilerini bu imkanı bulan insanlara göre daha yalnız hissediyor ve buraya alışması hayata tutunması da haliyle zorlaşıyor.

‘Ailem Hatay’da yaşıyor. Göremedim onları çünkü Çok zor vermiyorlar onlar beni gördüler ben onları göremedim izin isteniyor çünkü’

Katılımcıların kimliğe dair de sorunları oluşmuş bunun nedeni ise ilk önce almış oldukları 98 kimliğinin şuan ki koşullarda herhangi bir geçerliliğinin olmayışıdır. 98 ve 99 kimliklerin alımı ve değişimi noktasında yaşanılan problemi katılımcı şu şekilde ifade etmiştir:

‘Kimlik numarası sorunu var.98 verdiler 1,5 sene oldu 99 alamadılar. Her şey 99 numaralı kimliği istiyor. Çok sıra olduğu için değiştirmiyorlar’

Toplumsal uyum sürecine dair Türkiye’de ki yaşantılarına yönelik sorular kendilerine sorulduğunda ise burada yaşamaktan dolayı mutlu olduklarını, burayı vatan olarak gördüklerini ifade etmişlerdir. Avrupa’da yaşayan Suriyeli kişilerin problem yaşadığını, toplumsal uyumda sorunlar olduğunu bunun temel sebebinin de inanç temelli olduğunu ifade etmişlerdir. Din meselesi her iki toplumu birbirine karşı yakın oldukları hissini veren önemli bir etkendir. Ortak dini pratiklerin paylaşılması sosyal uyum noktasında önem arz eder.

Katılımcılar Türkiye halkının kendilerine karşı pozitif yaklaştığını yalnızca birkaç olumsuz vaka ile karşılaştıklarını belirtmişlerdir.

‘Adres tarif ederken nerelisin diye sordu. Siz burada ne yapıyorsunuz niye buradasınız Avrupa’ya gidin bizim ülkede ne yapıyorsunuz diyorlar’

Katılımcının söz ettiği gibi Türk halkının çok karşılaşılmasa da bu tarz söylemlerde bulunduğu ve bu durumun sığınmacıları haliyle üzdüğünü söylemek mümkündür. Bu olumsuz tavır dışında genel anlamda kişilerin komşuluk ilişkilerinin olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çocuklarının gittiği okullarda öğretmen ve velilerle iyi bir ilişki kurduklarını dile getirmişlerdir.

Komşuluk ilişkilerini ise Türkiye’de de devam ettirmeye, burada da sosyal aktivitelerini gerçekleştirmeye çalıştıklarını söylemişlerdir.

‘Komşuluk çok iyi oğlumun okulu çok iyi öğretmen, müdür çok iyi. Bence ben şanslıyım’

Sosyal yaşamlarına dair yaşadıkları bölgeye yönelik soru sorulduğunda mahallenin ya da ilçenin yaşamlarını etkilediğini söylemişlerdir. Bölgeden bölgeye kendilerine karşı yaklaşımın farklılaştığına işaret etmişlerdir. Mekansal farklılığın kendilerine yönelik söylemler konusunda çeşitlilik gösterdiğini belirtmişlerdir.

Fatih Yavuzselim de yürüyorsan başka Karagümrük’te yürümek farklı’

Moderatör Doç. Dr. Sare Aydın Yılmaz, Suriye’de ekonomik olarak özellikle orta ve orta üst sınıfta olup buraya geldikten sonra maddi olanaklarını ve sosyal sermayesini kaybeden sığınmacılara sosyal statü değişimine ilişkin soru yönelttiğinde şu şekilde yanıt almıştır:

‘Problem yok sayılır. Problemimiz, bir hayatımız vardı. Buraya geldik sıfırdan başlıyoruz. Daha başlamadık bile. Başlayana kadar çok vakit istiyor’

Katılımcıların çoğu Suriye’de düzenli geliri olan ve ekonomik anlamda rahat bir şekilde yaşayan insanlar olup belli saygınlığa sahiplerdir. Türkiye’ye geldiklerinde ise canlarını kurtarmak adına sadece temel birkaç eşyalarını yanlarına alabilmişler haliyle burada ekonomik anlamda sorun yaşamışlardır. Hayatlarını burada yeniden kurmaya çalışan sığınmacılar sürecin kolay olmadığını, kendilerini yıprattığını ifade etmişlerdir.

Ülkelerindeki rahat yaşamı burada devam ettirememişler göçün beraberinde getirdiği problemlerle yüzleşmek durumunda kalmış olup bu yükü çeken ise ziyadesiyle kadın ve çocuklardır. Yaşamlarına sıfırdan başladıklarını belirtmişler ve bu halin kendilerini müşkül durumda bıraktığını dile getirmişlerdir.

Suriye’de ki yaşamlarında kadınların kendilerine özel vakit ayırabildikleri çünkü kendilerinin yardımcıları olduğunu ifade etmişlerdir. Suriye’de evin temizliği ya da herhangi bir işi için kadınlar genellikle kendilerine yardımcı aldıklarını fakat burada bu imkanlara sahip olmadıklarını bu tarz işlerini kendilerinin yerine getirdiğini söylemişlerdir.

Bu anlamda kadınların Suriye’de kendilerine daha fazla vakit ayırdığı söylenilebilir. Zira evin gündelik işleri belli bir zaman istemekte ve fiziksel yorgunluğa sebebiyet vermektedir.

‘Her hafta yardımcım vardı’

‘Bizim orada çok ucuzdu. Burada kendimiz yapıyoruz’ gibi ifadelerde bulunan katılımcılar sosyal hayatlarındaki değişime ilişkin söylemlerde bulunmuşlardır.

Katılımcılara sosyal yaşamlarına ilişkin Suriye’de kadınlar arası toplantılar yapılıp yapılmadığını ve burada aynı toplantıları düzenleyip düzenlemedikleri noktasında soru yöneltildiğinde şu şekilde yanıt getirmişlerdir:

‘Burada bir kursumuz var orada Karagümrük’te bayanlara Türkçe dersi veriyorum. 25 lira koyup gün yapıyoruz. Sosyalleşiyoruz’

‘Bizim aile kardeşler arasında oluyor’

Bu ifadelerin yanı sıra bir başka katılımcı ise;

‘Vakit yok. Çalışıyorum. Para yok. 1300 lira para alıyor 1400 lira kira ödüyor. Kızım çalışıyor’ şeklinde ifade de bulunmuştur.

İnsanların hayata tutunmaktan başka amaçları olmadığından ve uzun çalışma, düşük maaş gibi olumsuz etkenlerden ötürü sosyal aktivitelere Suriye’de olduğu gibi katılamadıklarını yalnızca katıldıkları eğitimlerde belli sosyalleşme imkanı bulduklarını ifade etmişlerdir.

Suriye’de ki yaşamlarını Türkiye’de devam ettirmeye çalışan, hayata tutunmak için çabalayan kadınların tek umudu ve onları bir şekilde hayata bağlayan en önemli sebebin çocukları olduğu gözlemlenmiştir. Geleceği çocuklarda gören ve onların eğitimlerini alarak kendilerini kurtarmalarını isteyen anneler duygularını şu şekilde dile getirmişlerdir:

‘Bizim korkumuz en çok burada çocuklar için. Bir çocuklarımız kaldı. Servetimiz çocuklarımız’

Moderatör Sare Aydın Yılmaz, kadınların değişen yaşamlarında aile hayatlarına yönelik farklılaşmayı ölçmek adına kadınlara eşleriyle aralarındaki ilişkiye dair sorular yönelttiğinde,

‘Erkek çalışmadığı zaman sıkıntı var’ ve ‘Eşim gelecekten korkuyor sizin yanınızda olamam diye her zaman bir şeyler yapmak istiyor çalışmak istiyor’ şeklinde yanıtlar almıştır.

Uzun çalışma saatleri dolayısıyla eş ve çocuklarına yeterince vakit ayıramayan erkekler, bu anlamda aile yaşantılarında sorunlar yaşamaktadır. Düşük ücretle çalışan sığınmacılar geleceklerinden endişe ettikleri için kazançlarını artırmaya yönelik daha çok çalışmaktadırlar.

Evliliklerin geleceği hakkında Türkiye’ye geldikten sonra yaşanılan problemlerle ilişkili olarak sığınmacı kadınlar bazı arkadaşlarının boşandığını, evliliklerinde sorunlar yaşadıklarını belirtmişlerdir.

‘Çünkü her zaman işte çok çalışıyor nerdeyse görmüyoruz artık’ şeklinde ifade de bulunan katılımcı eşiyle yeteri kadar vakit geçirememenin üzüntüsünü paylaşmıştır. Bu durum zamanla aile içi ilişkileri olumsuz yönde etkileyebilir.

Bir diğer sığınmacı kadın ise soruya ilişkin ‘Mesela Türkiye’de daha yakın çünkü benim aile onun aile uzak. Bu sefer biz daha yakın olduk birbirimize’ şeklinde yorumda bulunmuş olup yeni geldikleri ve yaşama tutunmaya çalıştıkları yeni bir ülkede eşiyle birbirlerine sığındıklarını ve bu halin evlilikleri açısından olumlu katkılar getirdiğini belirtmiştir.

Odak grup toplantısı sırasında erkeklerin çalışıp ailesine bakmak istemesi gibi bir durumun söz konusu olduğunu aksi takdir de çalışmayan erkeğin hanımı ile de bazı sorunlar yaşadığı gözlemlenmiştir. Geleceğe dair umut beslemek adına iş yaşamına katılımın hem erkekler hem de kadınlar için bu noktada önemli olduğuna işaret edilebilir. Çalışma yaşamına dahil olan kadınlar sosyal açıdan yeni bir çevreye dahil olmuşlar ve bu anlamda bulundukları yeni ülkeye daha kolay biçimde alışmış ve katılımcı olmuşlardır. İş yaşamına Suriye’de başlayan ve burada da çalışmaya devam eden eğitimli sığınmacı kadınların ülkeye alışmakta kolaylık yaşadıkları, maddi imkan noktasında kendilerini daha iyi hissettikleri, belli ölçülerde yaşamlarını düzenleyebildikleri söylenilebilir.

Raporun PDF versiyonunu indirmek için tıklayın

BUGÜN BİR HAYATI DEĞİŞTİR

Yoksulluk, adaletsizlik ve eşitsizlik sürdüğü sürece hiçbirimiz gerçekten dinlenemeyiz. Bir hayatı değiştirmek çok fazla zaman almaz, bugün iletişime geçin ve fark yaratmaya başlayın.

2017-10-20T16:32:05+00:00